Dünyada endüstri devrimi, Türkiye’de ise 60’larda sanayinin hızlandığı dönemden sonra aile şirketleri baskın bir şekilde ekonomilerin itici gücü olmuş ve kalkınmada önemli bir rol oynamıştır (Birincioğlu & Acuner, 2015). Ayrıca, 2012 rakamlarına göre aile şirketleri gayrisafi yurtiçi hasılanın %75’ini üretmektedir. Hem ekonomik gelişimi sağlamaları hem de değer üretmeleri ve istihdam yaratmaları nedeniyle aile şirketlerinin sürekliliği ve sürdürülebilirliği büyük önem taşımaktadır. Bu bilgilerin ardından önemli bir soru akla geliyor: Aile şirketi nedir?
Aile şirketi olma tanımları, ortaklık ya da yönetimde yer alan bireylerin kim olduğuna göre belirlenmiştir. Bu bağlamda KOSGEB; karar verme yetkileri kurucu ya da sermayedar özel kişilere, bu kişilerin ailelerine, mirasçılarına aitse ve en az bir yakın yada uzak aile üyesi yönetimde yer alıyorsa bu şirketleri aile şirketi olarak tanımlamaktadır. Görece eski tanımlar, aile reisinin ya da aile geçiminden sorumlu kişinin, şirketin başında bulunması, bir şirketin aile şirketi sayılması için yeterlidir derken (Ateş, 2003), daha genel tanımlar aile şirketlerini, ailenin geçimini sağlamak için kurulan, ailenin geçimini sağlamaktan sorumlu bireylerin kurduğu, yönetim kademelerinde aile üyelerinin bulunduğu ve en az iki kuşağın istihdam edildiği şirketler olarak belirtir (Tuncel, 2011). Daha detaylı incelendiğinde aile şirketi ortaklık, yönetim ve kuşaklar arası aktarıma göre farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Örneğin, sahiplik ve ortaklık tanımları, aile varlığının dağıtılmaması için şirket kurulması ya da şirket hisselerinin yarısından fazlasının bir ailede olması, yönetim tanımları yönetişim ve karar verme süreçlerinin çoğunda aile üyelerinin hakim olması ve kuşaklar arası perspektifteki tanımlar en az iki neslin aile yönetiminde yer alması gibi kriterlere sahiptir (Arslan, 2006). Bütün bu tanımlara bakarak, aile şirketlerinin evrensel ve herkesin kabul ettiği bir tanımı olmadığını söyleyebiliriz.
Yaklaşık 90 farklı tanımın çalışılması ve sentezlenmesi sonucu varılan en kapsayıcı tanım olarak “herhangi büyüklükteki bir şirketin karar verme hakları, bir özel kişiye, ailesine ya da mirasçılarına aitse, karar verme süreçlerinin çoğu doğrudan ya da dolaylı ise, herhangi bir aile üyesi ya da akraba yönetimde yer alıyorsa, halka açık şirketler durumunda bir aile ya da mirasçıları %25’ten fazla paya sahipse ve en az iki nesil şirket ile ilgileniyorsa, bu şirketler aile şirketi olarak değerlendirilir” tanımı örnek olarak verilebilir.
Aile şirketlerinin yaygınlığı, ekonomideki dikkate değer bir güç olmalarını sağlamıştır. Tarih boyu aile şirketleri denklerinden farklı bir güce sahip olmuştur.
Örnekler incelendiğinde, aile şirketlerinin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerdeki payının büyüklüğü görülmektedir. Türkiye’de bu konuda çok farklı değildir.
Tablo 1: Dünyadaki En Eski Aile Şirketleri (Karpuzoğlu, 2004)
Aile şirketlerinin gelişmiş ülkelerdeki yaygınlığı da dikkate değerdir. Örneğin Amerika’da aile şirketlerinin toplam şirketler arasındaki oranı %96, Türkiye’de %95’tir (Tuncel, 2011).
Batı Avrupa’da bu rakam %45-%65 arasında olsa da gelişmiş Avrupa ülkeleri tek tek incelediğimizde, aile şirketlerinin kapladığı ekonomik alanın daha iyi farkına varabiliriz; aile şirketleri, ekonomilerin İngiltere’de %75, İspanya’da %80, İsviçre’de %85, İsveç ve İtalya’da %90’ın üzerindeki kısmını oluşturmaktadır (Arslan, 2006).
Tablo 2: Türkiye’deki En Eski Aile Şirketleri (Karpuzoğlu, 2004)
Aile Şirketleri ve Profesyonel Yöneticiler – İnci Özkul
ISBN: 978-975-286-509-9
© İnci Gülsün Özkul Yönetim ve İnsan Kaynakları Danışmanlığı 2016